Lizbon (Portekizce: Lisboa,
Latince: Olisipo), Portekiz’in başkenti ve en büyük şehridir. Lizbon
bölgesine bağlı Büyük
Lizbon altbölgesinin belediyelerinden biridir. Tejo Nehri’nin
oluşturduğu haliç üzerine kurulu olan Lizbon, Atlantik
Okyanusu kıyısındadır.
2001 yılında 564.477 nüfusa sahip
olan Lizbon şehrinin içinde bulunduğu "Lizbon Metropolitan Alanı"nın
nüfusu 2005 yılında yaklaşık 2.700.000 civarındadır. Lizbon bölgesi Avrupa
Birliği ortalamasının üzerindeki refah düzeyi ile Portekiz’in en
zengin bölgesidir.
Avrupa’nın en
renkli başkentlerinden birisi olan Lizbon Roma ve İstanbul
gibi yedi tepe üzerine kurulmuştur.[1] 1260
yılından beri Portekiz’in
başkenti olan şehir 16. yüzyılda Portekiz İmparatorluğu zamanında en
ihtişamlı dönemini yaşamıştır.
Tarihçe
Neolitik
Çağ’dan Roma İmparatorluğu’na
1147 yılında şehri
fetheden Kral
Afonso Henriques’in heykeli
Neolitik
Çağ'da bölgede Avrupa’nın
Atlantik kısmında yaşayan İberler yerleşmişti. Şehrin çevresindeki arazide halâ ayakta
kalmış Dolmenler ve Menhirler
gibi dinî anıtlar bu halk tarafından yapılmıştır. İlk binyılın sonunda bölgeyi
işgal eden Keltler
İberlerle karışmış ve Keltçe konuşan Cempsi gibi yerel
kabileler ortaya çıkmıştır.
São Jorge Kalesi’nin bulunduğu tepenin güney
eteklerinde yapılan kazılar sonucunda elde edilen arkeolojik
bulgular, M.Ö. 1200 yılından beri şehrin merkezi olan bu bölgede bir Fenike
ticaret postasının kurulu olduğunu göstermektedir. Tejo Nehri’nin
halicinin oluşturduğu olağanüstü güzellikteki doğal liman, Cornwall ve kalay adalarına
(günümüzdeki Scilly Adaları) giden gemilere erzak sağlamak için
ideal bir yerleşim yeriydi. Şehrin adının nereden geldiğini araştıran
teorilerden birine göre bu yerleşim yerinin adı Fenike
dilinde "güvenli liman" anlamına gelen Allis Ubbo idi.
Kuzeye yolculuk ederken erzak sağlama amacının dışında Fenikelilerin, şehrin İber Yarımadası'nın en geniş nehrinin ağzındaki konumundan
yararlanarak daha içerideki kabilelerle değerli metal ticareti yapmaları da
olasıdır. Diğer ekonomik yerel ürünler arasında tuz, tuzlanmış balık ve o
zamanlardan beri çok ünlü olan Portekiz atları sayılabilir. Kısa süre önce, Orta
Çağ’dan kalma Lizbon Katedrali'nin ("Sé de Lisboa") altında, M.Ö.
8. yüzyıldan kalma Fenike kalıntıları ortaya çıkarılmıştır.
Eski
Yunanlar Lizbon’a Olissipo adını vermiştir. Efsaneye göre Truva’dan ayrılan ve
Yunan koalisyonundan kaçarak Atlas Okyanusu’na gelen Odysseus
(Ulysseus) Lizbon’u kurmuştur, bu nedenle şehir ismini ondan alır.
Cailleux’nün [2] varsaydığı
üzere eğer Odysseus’un tüm yolculukları Atlas Okyanusu’nda geçtiyse, şehri
kuzeyden gelerek kurmuş ve sonra da günümüz Cadiz şehri olduğu
varsayılan yurdu İthaka’ya ulaşmak için güneydoğu yönünde Cailleux’nün Cabo de São Vicente olduğunu söylediği Malea
Burnu’nu geçmeye çalışmıştır. Şehrin Fenikeliler tarafından, bölgeye Eski
Yunanların gelmesinden önce kurulduğu düşünülmektedir. Şehrin Yunanca olan adı
sonraları halk arasında konuşulan Latincede Olissipona‘ya dönüşmüştür.
Roma
İmparatorluğu’ndan Endülüslülere [değiştir]
Pön savaşları zamanında, Hannibal’in
yenilgisinden sonra (bu birlikler içinde Conii kabilesinin üyeleri de vardı) Romalılar, Kartaca’yı en
değerli topraklarından yani Hispania’dan (İber Yarımadası’nın tamamına Romalılar
tarafından bu isim verilmişti) mahrum etmeye karar verdi. Kartacalılar Doğu
Hispania’da Afrikalı Scipio'ya yenildikten sonra Batı bölümünün
Roma yönetimi altına girmesi Konsül Decimus Junius Brutus tarafından
yönetilmiştir. Konsül, Olissipo ile ittifak kurmuş ve şehirden kuzeybatıdaki
Kelt kabileleriyle savaşmak için kuvvet gönderilmiştir. Bunun karşılığı olarak
Olissipo şehri Felicitas Julia adı ile, Municipium Cives Romanorum
olarak Roma İmparatorluğu'na katılmıştır. Bu şekilde yaklaşık 50 km.lik
alan içinde özerk yönetime sahip olan kent vergiden muaf tutulmuş ve kentte
oturanlara Romalı yurttaşlarla aynı haklar verilmiştir. Şehir o zamanlar merkezi
Emerita
Augusta olan ve yeni kurulan Lusitania
eyaletinin bir parçasıydı. Sonraki yüzyıllarda Lusitanyalılar sık sık
ayaklanmış ve şehre saldırmıştır. Bu nedenle şehir surları inşa edilmiştir.
Augustus
döneminde Romalılar şehirde birçok yapı inşa etmişlerdi. Büyük bir Tiyatro, günümüz Rua
da Prata (Prata sokağı) altındaki hamam, İmparator adına yapılan tapınağın
yanı sıra Jüpiter, Diana, Kibele ve Tethys adına
tapınaklar, Figueira Plaza’nın altında geniş bir necropolis
ve Kale ile şehir merkezi arasında insula adı verilen
çok katlı apartman tarzında binalar gibi. Bu kalıntıların büyük çoğunluğu 18.
yüzyılın ortasında, Pompeii’nin ortaya çıkarılmasından sonra Roma Arkeolojisi’nin
Avrupa’nın üst
sınıfı arasında moda olmasıyla günışığına çıkmıştır.
Ekonomik olarak Olissipo garum adı verilen bir
çeşit balık sosuyla tanınıyordu. İmparatorluğun seçkin tabakasının büyük değer
verdiği bu sos amforalar
içinde Roma’ya ve
diğer şehirlere gönderiliyordu. Şarap, tuz ve oldukça hızlı olan
yöre atları da
gönderilen ürünler arasındaydı. Korsanlığın kaldırılması ve teknolojik
gelişmeler şehrin refah kazanmasını sağlamıştır. Britannia
(özellikle Cornwall)
ve Rhine gibi Roma
eyaletleriyle olan ticaret büyük gelişme göstermiş ve Hispania’nın
içerilerinde yaşayan kabileler Tejo Nehri sayesinde daha ileri bir medeniyet düzeyine
kavuşmuşlardır. Şehir Julii ve Cassiae adlı iki aile tarafından hükmedilen oligarşik
bir konsey tarafından yönetilmekteydi. Gemilerin kaybolmasına yol açan deniz
canavarları ile mücadelede yardımcı olunması gibi istekler kaydedilir ve
Emerita’da bulunan vali ile İmparator Tiberius adına
iletilirdi. Roma dönemi Lizbon şehrinin en ünlü ismi ilk zamanlardaki diktatör Sulla’ya karşı geniş
çaplı bir isyanı yöneten Sertorius idi. Latince konuşan
çoğunluğun arasında Yunan tüccar ve köleler de bulunuyordu. İl geniş bir yolla
Batı Hispania’daki diğer iki büyük şehire bağlanıyordu. Bunlardan birisi Tarraconensis
eyaletindeki Bracara Augusta (günümüz Portekiz’inde Braga şehri) ve
diğeri de Lusitania’nın
başkenti Emerita Augusta (Günümüz İspanya’sında
Mérida
şehri) idi.
Dinî anlamda şehirde Roma çoktanrılı
kültü egemendi ve özellikle Tıp tanrısı Asclepius ve
Ay tanrıçası Kibele
ile birlikte yerel bir kertenkele ve yılan tanrısı inanılan başlıca tanrılardı.
Olissipo Batı İmparatorluğu’ndaki
birçok büyük şehir gibi Hristiyanlığın yayıldığı merkezlerden birisi olmuştur.
İlk piskopos Saint Gens’tir ve günümüzde halâ Lizbon’un tepelerinden biri onun
adını taşımaktadır. Vilayet, Toledo krallığı Vizigotlara
katılmadan önce Alanlar,
Vandallar
ve Sueveler
tarafından işgal edildi.
Endülüs
dönemi [değiştir]
Lizbon, yaklaşık 711 yılında Arapların
eline geçti. Arapça
el-Uşbuna (الأشبونة) diye adlandırılan şehir Endülüslüler zamanında gelişip büyüdü. Kuzey
Afrika ve Orta Doğu’dan gelen Araplar, inşa ettikleri birçok cami ve evin yanı sıra
günümüzde Cerca Moura diye adlandırılan yeni şehir surlarını da şehre
kazandırmıştır. Şehir nüfusu Hıristiyanlar, Müslümanlar
ve Yahudilerden
oluşuyordu. Müslüman Lizbon’da nüfusun çoğunluğunun anadili olan Arapça resmî
dildi. Resmî din İslamdı
ve 10. yüzyıla gelindiğinde şehirde yaşayanların çoğunluğu Müslümandı.
1625 yılında Lizbon
Arap etkisi Lizbon’da halâ
görülmektedir. Kentteki birçok yerin adı Arapça’dan gelmedir. Örneğin Lizbon’un
ayakta kalan en eski mahallesi olan Alfama’nın adı
Arapça "el-hamma" ‘dan gelmektedir. Portekizce’de "Lizşboa"
diye telaffuz edilen şehrin adı büyük olasılıkla Latince Olissipo’dan değil de
doğrudan Arapça adı olan el-Uşbuna’dan gelmektedir. Şehirde oldukça sık
rastlanan mozaikler azulejo müslüman tarzındadır ve "azulejo" sözcüğü
de Arapça’dan gelmektedir.
1147 yılında Reconquista
dahilinde Portekiz Kralı I. Afonso önderliğinde Fransız, İngiliz,
Alman ve Portekiz
şövalyelerinden oluşan bir grup Lizbon’u kuşattı ve şehri Endülüslülerin
elinden aldı. Bu sırada, şehirde yaşayan tüm dinlerden insanların bir bölümünün
katledildiğine inanılır. Bu tarihten sonra Lizbon tekrar Hristiyanların
egemenliğine girmiştir.[3]
Bu olay Lizbon tarihindeki en önemli
olaylardan biridir. Arapça, günlük hayattaki önemini yitirerek yerine
Portekizce geçmiştir. Çoğunluğu oluşturan Müslüman nüfus Katolik Hristiyanlığa
döndürülmüş ve camiler kiliseye çevrilmiştir.
Orta
Çağ’dan Portekiz İmparatorluğu’na
Lizbon belediyesi (Por: concelho
) resmî olarak 1179 yılında Portekiz kralının verdiği buyruk (Por: foral)
ile kurulmuş ve 1255
yılından itibaren de Lizbon şehri Portekiz Krallığı içindeki merkezî konumu
nedeniyle Portekiz’in
başkenti olmuştur.
Orta
Çağ’ın son yüzyıllarında oldukça genişleyen şehir hem Kuzey Avrupa hem de Akdeniz şehirleri
arasında önemli bir ticaret merkezi hâline gelmiştir.
1290 yılında Portekiz Kralı I. Diniz
tarafından Portekiz’in
ilk üniversitesi Estudo Geral (Genel Öğretim) adı altında Lizbon’da
kurulmuştur. Günümüzdeki Coimbra Üniversitesi olan bu okul birkaç kez Coimbra’ya taşınıp
geri gelmiş ve 16. yüzyıldan itibaren Coimbra şehrinde
kalmıştır. Birkaç yüzyıl sonra 1911 yılında kolejlerin ve Escola Politécnica
gibi üniversite olmayan yüksek okulların bir araya getirilmesiyle Lizbon kendi
üniversitesini kurmuştur. Günümüzde Lizbon’da üç kamu üniversitesi ile bir
enstitü vardır: Lizbon Üniversitesi, Lizbon Teknik Üniversitesi, Lizbon Yeni Üniversite ve ISCTE
18. yüzyılda Lizbon
Coğrafi keşifler döneminde, Vasco
de Gama’nın Hindistan’a ulaştığı yolculuk dahil olmak üzere birçok
Portekiz gemi seferi 15. ve 16. yüzyıda Lizbon’dan başlamıştır.
Lizbon 16. yüzyılda altın çağını
yaşamış, şehir Avrupa’nın
Uzak
Doğu ile yaptığı ticaretin merkezi konumuna gelmiştir. Ayrıca Brezilya’dan
gelen önemli miktarda altın şehre giriş yapmıştır.
1640 yılında tekrar bağımsız olmak
için başlayan ayaklanma ilk olarak Lizbon’da alevlenmiştir.
26 Ocak 1531'de il binlerce kişinin
ölümüne neden olan bir deprem geçirdi.
1 Kasım 1755 tarihinde Lizbon bir başka deprem ile hemen hemen tamamen yok
oldu. 60.000 ila 90.000 insanın öldüğü bu depremde şehrin yaklaşık yüzde seksen
beşi yıkıldı.[4]
Bu felaketten hemen sonra Voltaire Poême sur le désastre de Lisbonne (Lizbon
felaketi üzerine şiir) adında uzun bir şiir yazmış ve Candide adlı
1759 tarihli romanında da bu depremden sözetmiştir.[5] Oliver Wendell Holmes, Sr. da 1857
yılında yazdığı The Deacon's Masterpiece, or The Wonderful One-Hoss Shay
(Diyakoz’un Şaheseri ya da Harika Tek Atlı Gezinti Arabası) adlı şiirinde bu
depremden bahseder.
Machado
de Castro, Praça do Comércio ‘daki (Ticaret Meydanı) I. José
heykeli. 1755 Lizbon Depremi'nin ardından kentin yeniden
yapılandırılması sırasında 1775 yılında dikilmiştir.
1755 Depremi’nden sonra şehir Marquês de Pombal’ın planlarına göre yeniden
yapılandırılmıştır. Bu nedenle şehrin aşağı bölümüne Baixa Pombalina
denir. Pombal Markisi Orta Çağ şehrini yeniden kurmak yerine depremden kalan
yıkıntıları tamamen ortadan kaldırarak yerine, zamanın şehircilik kurallarına
uygun yeni bir şehir kurmayı tercih etmiştir.
19.
ve 20. yüzyıllar [değiştir]
19. yüzyılın ilk yıllarında
Portekiz’in Napolyon Bonapart’ın birlikleri tarafından işgal
edilmesi üzerine Portekiz Kralı VI. João
geçici olarak Brezilya’ya
kaçtı. İşgalciler şehri yağmaladı. Portekiz liberal
ayaklanmalarının merkezi hâline gelen şehirde café ve tiyatro geleneği
de başladı. 1879'da bir parkın üzerine yapılan Avenida da Liberdade
(Bağımsızlık Bulvarı) açıldı.
Lizbon, 5 Ekim 1910'da Portekiz Cumhuriyeti'ni kuran darbeye sahne
oldu. Darbe öncesinde de 1908'de Portekiz Kralı I. Carlos
yine Lizbon’da öldürüldü. II. Dünya Savaşı sırasında Lizbon Avrupa’nın Atlas
Okyanusu’na açılan birkaç tarafsız limanından biriydi. ABD’ye sığınanların ve casusların uğrak
noktası hâline gelmişti. 1974'de Portekiz’in Estado Novo rejimine son
veren kansız askerî darbe Lizbon’da gerçekleşti. 1988'de Chiado’nun tarihî
merkezi yakınlarında çıkan yangın, 10 yıl boyunca bölgedeki yaşamı olumsuz
etkiledi. 1994 yılında Lizbon Avrupa Kültür Başkenti oldu. 1998'de Expo '98
Lizbon’da gerçekleşti. 1998 aynı zamanda Vasco
da Gama’nın Hindistan’a yaptığı deniz yolculuğunun 500. yılıydı. 1999
yılında Lizbon’da yapılan AB
zirvesinde, AB ekonomisini yeniden yapılandırmayı amaçlayan bir Avrupa
Birliği antlaşması olan Lizbon
Ajandası imzalandı.[6]
İkli
Lizbon Avrupa’nın en sıcak
başkentlerinden birisidir. Lizbon'da tipik bir Akdeniz
iklimi görülür. İlkbahar ve yaz ayları genellikle güneşlidir. En yüksek
sıcaklık 35 ile 40 °C, en düşük sıcaklık 15 ile 20 °C arasındadır. Sonbahar ve kış mevsimleri
genellikle yağmurlu ve rüzgârlıdır ancak güneşli günlere de rastlanır. Sıcaklık
nadiren 5 °C’nin altına düşer. Bu mevsimlerin ortalama sıcaklığı
10 °C civarındadır. Kar yağışı ise Lizbon'da çok nadir görünen bir yağış
şeklidir. Ortalama olarak yılda 3.300 güneşli saat ve 100 yağmurlu gün vardır.
Lizbon Gulf
Stream’den oldukça etkilenmektedir.
Restauradores Meydanı
Lizbon şehri mimari açıdan çok
zengindir. Roma, Gotik, Manuelin, Barok, Geleneksel
Portekiz, Modern
ve postmodern
tarzı yapılar şehrin her yerinde görülebilir. Şehirde aynı zamanda büyük
bulvarlar ve bunların üzerinde de çeşitli anıtlar bulunur. Özellikle yukarı
kısımda bulunan bu bulvarların arasında Avenida da Liberdade, Avenida Fontes Pereira
de Mello, Avenida Almirante Reis ve Avenida da República sayılabilir.
Şehrin önemli müzeleri arasında Museu Nacional de Arte Antiga (Antik
Sanat Ulusal Müzesi), Museu dos Azulejos (Portekiz tarzı Azulejo
Mozaik Müzesi), Museu Calouste Gulbenkian (Calouste
Gulbenkian Müzesi, çeşitli antik ve modern sanat eser koleksiyonları
mevcuttur), Lisbon Oceanarium (Lizbon Okyanus Müzesi,
Avrupa'daki en büyük Okyanus Müzesidir), Centro Cultural de Belém (Kültür Merkezi),
Museu Nacional dos Coches (Ulusal At
arabası Müzesi, Dünya'daki en geniş kraliyet at arabaları koleksiyonuna
sahiptir) ve Museu da Farmácia (Eczacılık Müzesi) sayılabilir.
Ocenário de Lisboa, Lizbon.
Lizbon'un opera salonu Teatro Nacional de São Carlos,
özellikle sonbahar ve kış sezonunda yoğun gösterilere sahne olur. Diğer önemli
tiyatro ve konser salonları arasında Centro Cultural de Belem, Teatro D. Maria
ve Gulbenkian Vakfı sayılabilir.
Cristo Rei anıtı,
nehrin sol kıyısında Almada’da bulunur. Tüm şehre hâkim bir noktada kolları açık
şekilde görülen anıt heykel Rio
de Janeiro’daki Corcovado anıt heykeline benzer. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Portekiz’in savaşın
yıkımından kurtulmasına şükran amacıyla yapılmıştır.
Lizbon’da doğan bir Hristiyan azizin
anısına Haziran
ayında, beş gün süren ve caddelerde kutlanan bir festival
yapılır. Ömrünü yoksullara adaması nedeniyle Katolik Kilisesi tarafından aziz
ilan edilen ve Portekizli zengin bir aileden gelen Padua’lı Aziz Anthony (ya da
Santo António) Lizbon’da doğmuştur. Şehrin koruyucu azizi olan Zaragoza’lı
Vincent adına düzenlenen bir festival yoktur.
Parque Eduardo VII, şehir merkezinde
yer alan en büyük parktır ve Avenida da Liberdade’nin devamında bulunur. Park
adını, açılışı sırasında orada bulunan İngiltere
Kralı VII.
Edward’dan alır. Estufa Fria adı verilen kış bahçesinde çok çeşitli
bitkiler bulunur.
Lizbon'da her yıl Lisbon Gay ve Lezbiyen Film
Festivali düzenlenir.[7]
Ekonomi
Vasco da Gama Alışveriş Merkezi, Ulusal Park içerisinde.
Lizbon şehrinin ekonomisi,
Portekiz’in başkenti olması dolayısıyla daha çok hizmet sektöründe
yoğunlaşmıştır. Portekiz’de bulunan birçok çokuluslu şirketin merkezi burada
bulunur. Lizbon Metropolitan Alanı ve özellikle Tejo Nehri’nin
güney yakası oldukça yoğun sanayileşmiş bir bölgedir.
Lizbon
bölgesi Portekiz’in en zengin bölgesidir. Tek başına, Portekiz Gayri Safi Yurtiçi
Hasılasının %45’ini üretir. Kişi başına düşen değerlerde de hem
Portekiz’in geri kalanından hem de Avrupa
Birliği ortalamasından oldukça yukarıda yer alır. Büyük olasılıkla Lizbon
bölgesine AB tarafından yapılan gelişme yardımları durdurulacaktır.
Lizbon Borsası Euronext
Lizbon; Amsterdam,
Brüksel
ve Paris
borsalarıyla birlikte Avrupa Euronext sisteminin bir parçasını oluşturur. Euronext, 22
Eylül 2000 günü Paris, Brüksel, Lizbon ve Amsterdam Borsalarının birleşmesi ile
kurulmuştur.[8]
Ulaşım
[
Vasco da Gama Köprüsü, 17,2 km’lik
uzunluğuyla Avrupa’nın
en uzun köprüsü
Lizbon’un kamu ulaşım ağı oldukça
geniş ve güvenilirdir. Bu ulaşım ağının ana arteri şehir merkezini yukarı ve
doğu mahallelerine bağlayan Lizbon
Metrosudur. Genişletme projeleri havaalanını ve kuzey ve batı mahalleleri
de içine alacak şekilde ulaşım ağını üçte bir oranında büyütecektir. Yüzyılı
aşkın süredir şehrin otobüs, füniküler ve tramvay hizmeti Companhia de
Carris de Ferro de Lisboa (Carris) tarafından verilmektedir.
Lizbon’da geleneksel hâle gelmiş bir
ulaşım yolu da tramvaydır.
İlk olarak 19. yüzyılda hizmete alınan tramvaylar ABD’den ithal edildiği için americanos
diye anılır. Bu ilk tramvaylar günümüzde Museu da Carris ‘de (Kamu
Ulaşımı Müzesi) görülebilir. (Carris)
Banliyölere giden dört hat bulunur. Cascais, Sintra ve Azambuja
hatları ile birlikte 25 Nisan Köprüsü üzerinden Tejo Nehri’ni
geçen Setúbal
hattı.
Şehir Tejo Nehri’nin
karşı kıyısına iki önemli köprü ile bağlanır:
- 25 Nisan Köprüsü, 6 Ağustos 1966’da “Salazar Köprüsü” adıyla hizmete açılan ve sonradan Karanfil Devrimi’ne ithafen adı değiştirilen köprü Avrupa’nın en uzun asma köprüsüdür. San Francisco’daki Golden Gate Köprüsü’nü inşa eden mühendisler tarafından yapılmıştır ancak onun bir kopyası değildir.
- Vasco da Gama Köprüsü, Mayıs 1998’de, Vasco da Gama’nın deniz yoluyla Hindistan’a ulaşmasının 500. yılında hizmete açılmıştır ve 17,2 km’lik uzunluğuyla Avrupa’nın en uzun köprüsüdür.
Lizbon, banliyölere ve Portekiz’in
geri kalanına oldukça geniş bir otoyol ağı ile bağlıdır. Şehrin etrafında üç
adet çevre yolu bulunur: 2ª Circular, CRIL ve CREL.
Dünya üzerindeki
hemen her noktaya bağlanan uluslararası Portela Havaalanı Lizbon’da bulunmaktadır.
Eğitim
[
Assembleia da República
Şehirde birçok özel ve devlet okulu
bulunur. Büyük Lizbon bölgesinde ayrıca Saint Julian's School, Carlucci American
International School of Lisbon, St Dominic's School, Deutsche Schule
Lissabon ve Lycée Français Charles Lepierre gibi birçok uluslararası okul da
bulunmaktadır.
Lizbon’da üç devlet üniversitesi ve
bir enstitü bulunur. Bunlar 1911’de kurulan ve Lizbon’un en eski yüksek eğitim kurumu olan Lizbon Üniversitesi, Lizbon Teknik Üniversitesi, Lizbon Yeni Üniversite ve ISCTE'dir. Doğa
bilimleri, mühendislik, tıp, hukuk, eğitim, spor bilimleri, mimarlık ve sosyal
bilimler üzerine eğitim verilmektedir. Ayrıca Lizbon Politeknik Enstitüsü de şehirde
eğitim vermektedir. Başlıca özel yüksek eğitim kurumları arasında Portekiz Katolik Üniversitesi, Lizbon Modern Üniversite, Lusiada Üniversitesi, Lusófona Sosyal Bilimler ve Teknoloji
Üniversitesi ve Lizbon Özerk
Üniversitesi sayılabilir.
Spor
[
Benfica'nın
stadyumu
Lizbon’da en popüler spor futboldur. Şehrin
başlıca kulüpleri arasında UEFA’nın 5 yıldızlı statlar listesinde bulunan 65.000 kişilik Estádio
da Luz (Işık Stadı) ile SL Benfica bulunur. Benfica UEFA Şampiyonlar Ligi’ni iki kez kazanmış ve
yedi kere finalde oynamıştır. Kulübün ünlü oyuncuları arasında 1960’larda Eusebio, günümüzde
de Rui Costa,
Nuno Gomes
ve Simão Sabrosa sayılabilir.
Sporting
Lizbon, şehrin diğer bir futbol takımıdır. Bu takım da 52.000 kişilik ve
yine UEFA’nın 5 yıldızlı statlar listesinde bulunan Estádio José de Alvalade’de (José de
Alvalade Stadı) oynamaktadır. Sporting Lizbon bir kez UEFA Kupa Galipleri Kupası’nı kazanmış
ve bir kez de UEFA Kupası’nda final oynamıştır.
Her yıl Mart ayında halkın
yoğun katılımı olan ve Dünya çapındaki bu tür organizasyonlarda en çok kişinin
toplandığı koşulardan olan Yarı
Maraton düzenlenir.
Ayrıca, 2006 yılından beri Dakar
Rallisi'nin başlangıcı Lizbon'dan yapılmaktadır.[9]
Büyük
Lizbon [değiştir]
Her büyük şehirde olduğu gibi,
Lizbon da birçok uydu kent ile çevrelenmiştir. Lizbon’a her gün çevresindeki
yerleşim birimlerinden yaklaşık bir milyon insanın giriş yaptığı tahmin
edilmektedir. Gece hayatının en yoğun olduğu yerler Cascais ve Estoril’dir. Sintra’da saraylar
ve tarihî yerler bulunur. Lizbon’un etrafındaki diğer belediyeler arasında Amadora, Oeiras, Odivelas, Loures, Vila Franca de Xira ve Tejo Nehri
halicinin güney yakasında bulunan Almada, Barreiro ve Seixal sayılabilir.
Turizm
[değiştir]
Tarihi 12.
yüzyıla kadar dayanan eski Alfama mahallesi Lizbon’un mücevherlerinden biri
sayılır. Mahalle, barındırdığı Arap ve Romalı unsurlar nedeniyle geçmişte
yolculuk hissi uyandırır. Mahallenin adı hamam anlamına gelen Arapça el
hamma sözcüğünden gelmektedir. Oldukça dar ve dik olan sokaklarında hüzünlü
melodileriyle geleneksel Portekiz müziği fadonun duyulabileceği
birçok lokanta ve bar bulunur. Mahallenin yukarısında hem mahallenin hem de Tejo Nehri’nin
tamamı bütün güzelliğiyle gözler önüne serilmektedir.
Lizbon tramvayı
28 numaralı tramvay hattında yapılan
bir gezinti Lizbon’u görmenin yollarından biridir. Yolculuk Rossio yakınındaki
Martim Moniz’de başlar, tepelere doğru döne döne çıkarak eski Alfama
mahallesine ulaşır, sonra Basílica da Estrela ‘dan geçerek aşağıya doğru
Avrupa’nın en eski şehir planlama ürünü olan Baixa ‘nın caddelerine
gelir. Buradan Bairro Alto ‘nun alt kısımlarından geçerek son durak olan
Prazeres ‘e gelinir.
Belém:
Yaşayan Manueline dönemi mimarisi [değiştir]
15 numaralı tramvay hattı, Tejo Nehri
boyunca batıya doğru tarihî Belém mahallesine ulaşır. Bu mahallede en ilgi
çeken yapı Jeronimos Manastırı’dır. İnşası sırasında her yıl 70 kg. altına
mal olmuş, yapımı baharat ticaretiyle finanse edilmiştir. Keşiflerle gelen
etkilenmenin Gotik
ve Rönesans
tarzlarıyla karışmasından oluşan Manuelin dönemi mimarinin tipik bir örneğidir.
1501 yılında
başlanan inşaat 70 yılda bitirilmiştir. Mahallede ayrıca ilgi çekici olan Torre
de Belém (Belém Kulesi) de bulunmaktadır.
Bairro Alto (Yukarı Mahalle) Lizbon’un merkezî yerlerinden biridir.
Yerleşim, alışveriş ve eğlence bölgesi olarak kullanılır. Günümüzde Portekiz
başkentinin gece kalbinin attığı yerdir ve Lizbon gençliğinin uğrak noktasıdır.
Lizbon'un Punk, Gay, Metal, Goth, Hip Hop ve Reggae
tarzlarındaki barları ve kulüpleri bu mahallede yer alır. Portekiz’in ulusal
müziği fado da gece
hayatının bir parçasıdır.
Estação do Oriente (Doğu İstasyonu) Lizbon’un tren, metro, otobüs ve
taksi trafiğinin ana duraklarından birisidir. Cam ve çelikten yapılmış
sütunları palmiyeleri
andırır ve hem gün ışığında hem de gece aydınlatıldığında yapıyı olağanüstü bir
güzelliğe büründürür. Yapı İspanyol mimar Santiago Calatrava tarafından tasarlanmıştır.
Alışveriş merkezinden geçtikten sonra, 1998 Dünya Fuarı’nın (Expo 98)
yapıldığı Parque das Nações (Milletler Parkı) ile karşılaşılır.
Lizbon’daki ulaşım
birçok şehirden daha etkileyicidir. Bunun başlıca nedenlerinden birisi şehrin
coğrafyasıdır. Yedi tepe üzerine kurulmuş olan Lizbon’da yüzyılı aşkındır
kullanılan tramvayların yanı sıra üç adet füniküler de oldukça ilgi
çekmektedir. Bunlar Elevador da Glória, Elevador da Bica ve Elevador
da Lavra ‘dır. İçlerinde en dikkat çekici olanı ise Bairro Alto ‘nun
hemen aşağısındaki şık mahallelerden geçen Elevador da Bica ‘dır. Carris
biletleri fünikülerlerde de geçerlidir.[10]